Seher ve Devrandan sonra Selahattin Demirtasin en yeni ve ücüncü kitabi... Yasadigimiz bu nefes
aldirmayan tuhaf dönemin Diyarbakirda baslayip Istanbula oradan Zürihe uzanan ve Nusaybinde
sonlanan hikayesi.. Bu hayatta her seyiyle güvenebildiginiz en az bir kisi olmali. Yoksa
kendinizi hep yalniz hissedersiniz. Insanlarin cogu yalnizdir o yüzden yapayalniz. Yasananlar
kelepir bir hayatin ikinci el versiyonu gibidir. Yaptiginiz hicbir sey size ait degildir
benliginize özünüze. Hayatiniz tümüyle güvensiz bir ortamin mecburen size yaptirdiklarindan
ibarettir. Saf cocukluk halinizden geriye yüzünüzde memur gülüsü dudaklarinizda gammaz öpüsü
kalir. Öptügünüz yer kirlenir güldügünüz zaman herkes incinir. Elinizde etrafi yesil dantelli
beyaz bir mendil de yoksa temizleyemezsiniz hicbir yerinizi. Ben Serapi böyle sevdim en saf
halimle uzaktan. Yasadigimiz bu kekre nefes aldirmayan tuhaf dönemin Diyarbakirda baslayip
Istanbula oradan Zürihe uzanan ve Nusaybinde sonlanan hikayesi... Muktedirlerin kirli
siritislarina inat hülyasinin serabinin üzerine titreyen acisini icinde koyultsa da yalan ve
siddet üzerine kurulu zulüm makinesini sabirla mizahla yoldasca dayanismayla zekayla maskara
eden insanlar. Nach Seher 2017 und Devran 2019 ist sein neues Buch Leylan Selahattin
Demirtass drittes Buch. Die Geschichte dieser seltsamen Zeiten in der wir leben die in
Diyarbakir beginnt und sich bis nach Istanbul und von Zürich bis nach Nusaybin erstreckt.