Duygularimiz durmadan akan derelere benzer. Dogdugumuzda piril piril olan o berrak dereye
attigimiz her sikinti her kaygi her üzüntü rengini degistirir onu bulaniklastirip karartir.
Bütün güzelligine ve ihtisamina ragmen hayat huysuz ve bencildir. Huysuz bir hayatla mücadele
etmek iyi yasayabilmek ciddi bir sanattir. O sanati da hayat kendisi ögretir bize onun sesini
duyanlari özen gösterenleri anlamaya calisanlari bilir. Ona bakisimizi duydugumuz hayranligi
onunla mücadele etmekten vazgecmeyecegimizi hissettikce bizimle baska türlü bir iliski kurmaya
baslar. Bize arkasini dönmez unutmaz. Iki kere vursa da ücüncüde öyle güzel seyler yasatir ki
sasirir kaliriz. Huysuz hayatla iyi gecinebiliyor bunun icin mücadele etmekten hic yorulmuyor
ve vazgecmiyorsak ne mutlu bize. Cünkü sadece bu mücadeleden hic vazgecmeyenlerin dereleri
güneste piril piril parlayarak akar Gülseren Budayicioglu bir kez daha kendi Kirmizi Odasinin
kapisini araliyor ve orada biriken hikayelerden sectiklerini bizlerle paylasiyor hayatin
sesini daha iyi duyup anlayabilelim diye Unsere Emotionen sind wie fliessende Ströme. Jede Not
jede Sorge jede Traurigkeit die wir in diesen klaren Strom werfen der funkelte als wir
geboren wurden ändert seine Farbe verwischt ihn und verdunkelt ihn.